Her yeni işe başlarken karşımıza çıkan boş, beyaz sayfa… Kimi zaman ürkütücü, kimi zaman heyecan verici. Metin yazarlığında bu an, belki de en büyük meydan okumadır. Sıfırdan üretmek, kelimeleri yan yana koyarak bir anlam inşa etmek ve o bembeyaz zemini bir hikâyeye dönüştürmek…

Boş Sayfanın Sessiz Gücü

Beyaz bir sayfa, sonsuz ihtimal demektir. Ama bazen bu ihtimallerin çokluğu, yazarı paralize edebilir. Nerden başlayacağını bilememek, ilk kelimeyi seçerken tereddüt etmek… Aslında, bu sessizlik ve belirsizlik yaratıcılığın bir parçasıdır. Boş bir tuval, bir ressam için neyse, yeni bir Word sayfası da yazar için odur.

Her Seferinde Yeniden

Metin yazarı olmak, her gün sıfırdan başlamak anlamına gelir. Yeni bir marka, yeni bir kampanya, yeni bir hikâye… Her defasında yeni bir dünya kurmak gerekir. Ama işin büyüsü de burada! Aynı boş sayfa, yüzlerce farklı anlatıya dönüşebilir.

Boşluktan Anlama Yolculuk

Bir kelime yazılır, ardından bir diğeri… Ve boşluk anlamla dolar. En zor an, ilk kelimeyi yazmaktır. Ama yazmaya başladıkça harfler akar, cümleler birbirini takip eder ve bir bakmışsınız, o bembeyaz sayfa artık dolmuş.

Bu yüzden, boş bir sayfa görmekten korkmamak gerekir. Onun sunduğu olasılıklar sınırsızdır. Her yeni iş, her yeni fikir o sayfanın içinde saklıdır. Yeter ki o ilk kelimeyi cesurca yazın.

Boşluğun Fırsatı

Boş bir sayfa aslında geçmişin yüklerinden arınmış bir fırsattır. Önceki yazılarınız, önceki hatalarınız, önceki başarılarınız… Hiçbiri önemli değildir. Çünkü o yeni sayfa, her seferinde yeniden başlama şansı verir. Kendi sesinizi bulma, yeni bir şey yaratma, dünyaya kendi kelimelerinizle dokunma fırsatı…

Fakat bazen ne kadar isteseniz de parmaklarınız hareket etmez. O beyaz boşluğu aşmak için küçük oyunlar oynamak gerekebilir. Örneğin, bir cümleyle başlamaktan korkuyorsanız, sadece saçmalayın. “Bugün hava çok garip, sanki kelimeler gökyüzüne asılı kalmış gibi.”

Yazının konusuyla hiç alakası olmasa bile, ilk kelimeleri dökmek sizi harekete geçirir. Çünkü hareket, ilhamı getirir. İlham beklenmez, yaratılır.

Sadece Başla

Bazen de bir hikâyeyle başlamak işe yarar. Kendinize şu soruyu sorun: “Bu yazıyı okuyan kişi ne hissetsin istiyorum?” Belki umut, belki merak, belki ilham… O duyguyu yakaladığınızda kelimeler kendiliğinden akmaya başlar.

En önemlisi ise şu: Yazmak, hatalara yer açmaktır. İlk cümleyi mükemmel yapmaya çalışmayın. Zaten hiçbir yazı ilk haliyle kusursuz değildir. Bırakın kelimeler dökülsün, gerekirse düzensiz olsun, hatta komik olsun. Çünkü o beyaz boşluk, ancak yazdıkça anlam kazanır.

Her yazı, ilk kelimeyle başlar. O ilk kelimeyi yazın. Geri kalan zaten gelecektir.

Ertan ŞENYUVA

Creative Director/Senior Copywriter