
İçerisinde bulunduğumuz dijital çağ, birçok sektörün yenilikçi bir şekilde modernleşmesine öncülük etti. Videografi sanatı, dijital çağa etki eden önemli faktörlerden biridir, diyebiliriz. Çünkü insanlar artık bilgiyi, belgeyi veya bir hikâyeyi videografi sanatından oluşan eserler ile edinebiliyor.
Hikâyeler, tüketicinin anlatılan konuyla bağ kurup, bütünleşmesine yardımcı olur. Videografi sayesinde bir hikâyeyi anlatmak, artık kelimeler kadar güçlü ve önemli olabiliyor. Görseller, renkler, kadrajlar, kamera hareketleri vb. kavramlar ile videografi sanatında bir hikâyede izleyiciye duygu durumunu çok daha kolay aktarmak mümkün. Örneğin siyah, beyaz ya da sepya renk tonlarını kullandığınızda hikayedeki yalnızlığı, umutsuzluğu izleyici kitleye çok daha keskin bir şekilde işleyebilirsiniz.
Videografide izleyiciye zamanı kullanarak da bir hikâyeyi aktarmak mümkündür. Zaman, her hikâye biçiminde teknik bir anlatımla kontrol edilebilir bir durumdur. Yazılı hikayelerde “evvel zaman içinde” deyimiyle ya da “yıllar yıllar” önce deyimiyle hikayedeki zamanın betimlemesini yapabilir, ya da kontrol edebilirsiniz. Videografi de ise time-lapse, slow motion ya da hikâyenin zaman betimlemesine uygun görsel araçlar kullanarak bunu yapabilirsiniz.
Bir videografi hikayesinde müzik ve ses tasarımı, hikâye anlatımının ruhunu şekillendiren en güçlü unsurlardan biridir. İyi seçilmiş bir müzik, izleyiciyi doğru duygulara yönlendirebilir. Çoşku, hüzün, gerilim gibi hisleri görsel içerikle uyum içinde güçlendirebilir. Ses efektleri ve tasarımı ise sahnelerin gerçekçiliğini artırarak izleyiciyi hikâyenin içine çeker. İzleyici her zaman gördüğünü duyduklarıyla pekiştirmeyi hedefler ve bundan olumlu sonuçlar alır.
Görsellik, videografi sanatının en önemli unsurlarından biri gibi gözükse de zamanı kontrol etmek, müzik ve ses efektleri ile görsel kaliteyi güçlendirmek, bir hikâyeyi en kusursuz ve bütün haline getiren şeydir.
Hayatın benzetmesiyle, videografi sanatıyla hikâye oluşturmak ve izleyici ile bağ kurmak; sanatçının kendini en iyi açıkladığı anlardır, diyebiliriz. Duygusal durumlarımızı, hayattan zevk aldığımız ve anlatmak istediğimiz hikâyenin renkleri, zamanın neresinde nasıl bulunmak istediğimizi, duyduklarımız ile gördüklerimizi nasıl bir bütün haline getirerek hikayemizi kusursuza dönüştürdüğümüzdür.